KATEGORİLER
BASINDA BİZ
TV Programları
Radyo Programları
Yazılı Basın
SİZDEN GELENLER
Konuk Defteri
Danışma Hattı
SİTEMİZE ÜYE OL
SİTEMİZİN İSTATİSTİKLERİ
Üye Sayısı : 2390
Ziyaretçi Sayısı : 44770
Online Ziyaretçi : 12
Anasayfa | Özgeçmişim | Eğitimlerim | Danışmanlık Seanslarım | Foto Galeri | İletişim

Bana Öyle Bakma, Anlayacaklar

Bakışı çağırır beni uzaktan [2]

Günlük yaşamımızdaki ilişkilerde en önemli görevi yazılı ve sözlü dil değil, duygu ve heyecanlarımızı ifâde eden sözsüz iletişim yüklenir. Yüz ifâdelerimiz, bedenimizin duruşu, konuşma tarzımız, el-kol hareketlerimiz, sesimizin tonu, diğer kişiye karşı nasıl duygular içinde olduğumuzu yansıtır. Nitekim psikologlar da, normal koşullar altında günlük insan ilişkilerinde mesajın % 85inin sözsüz iletişim aracılığıyla anlatıldığını; geriye kalan % 15lik kısmın ise sözle ifâde edildiğini belirtmektedirler. [3]

İki insan arasındaki iletişimin ilk bağlantısı göz göze gelmekle kurulduğu için, gözlerin ve bakışın iletişimde büyük anlamı ve önemi vardır. Çünkü önce göz göze gelindikten sonra diğer ilişkiler yavaş yavaş kurulabilmektedir.

Göz, kalbin kapısı ve gönlün tercümanıdır. Kişinin gönlündekileri ifâde eden, sırlarını açığa vuran onun gözüdür. Hattâ aşk söz konusu olduğunda göz dilden de etkilidir. Bir başka deyişle, bir iletişim unsuru olarak gözler hem mesaj alıcı hem de vericidirler. Mesaj alıcı olarak inanılmaz bir hızla beyine, bir diğer insanın cinsiyeti, eni-boyu, yaşı, rengi, sosyal konumu ve yansıttığı ruh hâli konusunda bilgi gönderirler. Diğer taraftan, bir insan, bakışını bir nesneye ya da başka bir insana yöneltip duruyorsa, o nesneye veya o insana sahip olma arzusunu dışa vuruyor demektir. Nitekim, baktığı kişiye ya da nesneye duyduğu ilgi oranında insanın gözbebekleri büyümektedir. Gözbebeklerinin bilinçsiz olarak büyümesi, haz veren, hoşa giden bir nesneye bakışta sık görülen bir belirtidir.

Birbirini tanımayan iki insanın göz göze iletişimi sürdürmeleri, karşı cinsten olanlar arasında cinsel içerikli ilgi ve sevgi mesajı olarak kabul edilmiştir. [4] Özellikle kadın-erkek ilişkilerinin kısıtlı olduğu geleneksel toplumlarda, birbirlerine duyduğu ilgiyi açıkça söyleyemeyen kadın ile erkek arasında göz iletişimi en sık kullanılan dildir. [5]

Birbirlerine baktıkları zaman sanki bu duyguları, topluma, koşullara, çevreye aldırmadan birbirlerine açıklıyorlar, bakışlarıyla konuşup anlaşıyorlardı:

-Olabilir mi?

-A, elbette! Niçin olmasın? [6]

Göz göze gelindikten sonra iletişimi sürdürmek için gereken ilk mesaj yine gözlerle verilir. Göz göze bakışmanın gözler kaçırılmadan sürdürülmesi, iletişimin devamı için gerekli olan evet; gözlerin kaçırılması ise iletişimin kesildiğini belirleyen hayır anlamına gelir. Verilen mesaj evet ise, göz göze durumu sürdürülürken bunu diğer sözlü ya da sözsüz mesajlar izler. Birbirine yabancı iki karşı cins göz göze iletişimi sürdürmekte kararlıysa, birbirlerine aynı anda değil, aralıklı olarak bakarlar. Bu durumda ise; iki taraftan biri diğerini çekici bulur ve iletişim kurmak istediğinde, ara sıra göz göze gelmek için özen gösterir. Göz göze gelindiğinde ise hafifçe gülümseyerek beğenisini gösteren bir mesaj verir. Karşı cinsler arasında göz göze iletişimin aşılıp sözlü iletişim aşamasına geçilmesi kimi kez üç - beş dakika içinde gerçekleşir, kimi kez aylarca, yıllarca sürer. [7]

Bakışlarla Kur Yapmak

Bazen bir kadın ve bir erkek tanışır ve hiçbir şey olmaz; buna karşılık bir başka kadınla bir erkek tanışır ve birden şimşekler çakar. Peki insanların belirli bir zamanda çekim hissetmesine ve/veya cinselliği düşünmelerine sebep olan nedir?

Desmond Morrise göre cinsellik, cinsiyeti belirleyici işâretler tarafından harekete geçirilir. Cinsiyeti belirleyici işâretler ise, karşıdakinin kişi olarak değil, kadın veya erkek olarak cinsel özelliklerinin vurgulanmasıdır. Cinsel farklılığı belirten her özellik dikkatimizi çeker. [8] Nitekim yapılan araştırmalar, cinsel olarak bir işâret alan erkek ve kadının göz bebeklerinin büyüdüğünü ortaya koymuştur. [9]

Kadınların kur yapma davranışlarını yansıtan işâretler erkeklerden çok daha fazladır. Kadınlar, kur yapma davranışları konusunda erkeklerden çok daha duyarlı; flörtle ilgili ipuçlarını yakalamada ve vermede defâlarca daha üstün ve dikkatlidirler. Öyle ki bazı kur yapma davranışları açık ve belirli olduğu halde, bazıları kesinlikle farkına varılmadan verilen silik, belirsiz veya örtük işâretlerdir. [10]

Kur olayının sıralaması hep aynıdır: Bak, konuş, dokun, öp ve ... [11]

Cinsel açıdan ilgi duyduğu birisiyle karşılaşan kişinin ilk tepkisi, uzun süreli göz temâsıdır. Karşıdaki kişinin bakışlara karşılık verdiği düşünülürse, bunu bedensel olarak daha yakına gelme davranışı izler. Bundan sonraki aşamada kişi, hoşlandığı kimseye dokunmaya teşebbüs eder. Bu dokunma davranışı çok kısa süreli, tesâdüf görünüşlü, mâsum temâslardan cinsel ilişkiye kadar uzanan geniş bir yelpazeye yayılır. [12]

Buna dayanarak denebilir ki uzun süreli göz temâsı veya ilgi duyulan kişiye omuz üzerinden yöneltilen yan bakış çok önemli bir flört ve kur davranışıdır; ve birçok filmde, cinsel çekiciliğini sergileyen kadın oyuncu tarafından erkeği baştan çıkartmak için kullanılmaktadır. Bir insanın üzerindeki bir bakışı hissetmemesi ise çok uzak bir ihtimâldir. Bu sebeple, izlenen kişi ya bakışlara bakışla karşılık verir veya kayıtsız kalır. Meselâ, saçları düzeltmek, kıyâfetine çeki düzen vermek, beden duruşunu dik duruma getirmek için mideyi içeri çekmek, göğüsleri öne çıkarmak, bakışın etkisinde kalmanın bir tezâhürüdür. [13]

Bilinçdışı sevişme kavramını da burada anmak gerekir. Evlilik terapisti Erhan Özden [14] diyor ki: Bilinçdışı sevişme, karşı cins tarafından onaylanma isteğinin aktüel halidir. İki kişi de bilir aradaki ilişkiyi ve ikisi de birbirinin aradığını verir. Bu karşılıklı alma ve vermenin ikisi de adını koyamaz ama buna "aramızda tuhaf bir şey var" der. Tarafların arasında çok gizli bir mesajlaşma vardır. Havaların sıcak olduğunu konuşurlar ama aslında ikisi de karşı tarafın neden beslendiğini bilir ve tam olarak onu sunar karşıya. İki aynanın karşılıklı konduğu zaman görüntünün farklı kareler içinde sonsuza kadar gitmesi gibi. Aslında bu paylaşım fiziksel cinselliğin de ötesindedir

 Sözel mesajlarımızı kontrol altında tutsak da bakışlarla, gülümseyişlerle ve satır aralarında verilen mesajları kontrol etmek oldukça zordur. Zihin henüz neler oluyor bana? sorusunu sormadan önce duygular birine kapılıp gidebilir ve biz neredeyse fark edemeden bu çekimin etkisiyle karşı tarafla iletişimimizi düzenleriz. Sonra başımıza dert açmaması için, karşı cinsle ilişkilerde ne tür mesajlar alıp verdiğimize ilişkin farkındalık geliştirmek yerinde olacaktır. Aksi halde Gözlerime bir baktın, baktın ah! Beni yaktın, ben sana ne yaptım ki beni yalnız/öksüz bıraktın [15] diyen şarkıyı yaşamak işten bile değildir



[1] Şarkı, Bana Öyle Bakma, Söz-Müzik: Teoman

[2] Muhayyer Kürdi Şarkı, Bakışı Çağırır Beni Uzaktan Beste: Selahaddin Pınar

Facebookta Paylaş    Twitter Paylaş

 Tüm hakları saklıdır.